Genç cumhuriyet ekonomiyi tarım, ticaret, sanayi faaliyetlerini ve bütün bayındırlık işlerini bir bütün olarak ele alıyordu. Bu bakış açısıyla, ülkenin ekonomisini kalkındırmak amacıyla önemli atılımlar yapıldı ve milli bir ekonomi dönemi başlatıldı. Bütün bu gelişmelerde devlet ve birey, Atatürkçü devletçilik anlayışına uygun olarak birbirlerine karşıt değil, aksine birbirlerinin tamamlayıcısı olarak görev yaptılar. Ekonomide plânlı kalkınmaya önem verilerek 1933 yılında ilk beş yıllık, 1937 yılında da ikinci beş yıllık plan uygulamaya konuldu.
Cumhuriyet'in ilk 20 yılında yaşanan sıçrama, Türkiye adına tarihindeki en yüksek büyüme oranlarını vermekle birlikte, temel olarak ülkede insanların temel ihtiyaçlarını karşılayacak buğday, un, şeker gibi temel tüketim maddelerinin üretimini amaçlıyordu. 1'inci Sanayi Planı Türkiye'de yoktan sanayi var etme çabalarının en bütüncül ve en proaktif dönemini oluşturuyor. Özel girişimin yeteri kadar sermaye birikimine ve bilgi düzeyine ulaşamadığı bir ortamda, devlet müdahalesi ile sanayi yaratılmasının güzel bir örneğini teşkil ediyor.
1923-1950 yılları arasındaki, Cumhuriyet'in kuruluşundan kısa süre önce düzenlenen Birinci İzmir İktisat Kongresi'nden başlayarak çok partili siyasal ortamın oluşturulduğu, ya da İkinci Dünya Savaşı'nın bittiği tarihe kadar geçen dönemde, sanayileşme hareketleri, yeni cumhuriyetin sanayi devrimini özetleyen bir dönem. 1'inci 5 Yıllık Sanayi Planı ve uygulaması, bu dönemin en önemli etkinliklerinden biri. 1946-1950 arası ise bir geçiş dönemi olarak nitelendiriliyor.
*Kaynak:
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı web sitesi
Cumhuriyet Türkiye'sinin Sanayileşme Öyküsü kitabı- Fikret Yücel
1923-1938 Döneminde Türkiye'nin Sanayi Politikası makalesi / Yrd. Doç. Dr. Yaşar Semiz
Atatürk'ün ekonomik kalkınma hedeflerini özetleyen ve çeşitli kaynaklarda yer alan pek çok sözü bulunuyor. Bu sözler, kendisinin Türkiye Cumhuriyet'inin kuruluş felsefesine ilişkin düşüncelerine dair önemli fikirler veriyor:
"Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye liyakat kazanamaz."
"Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mesut olmak için, insan varlığı için ne lâzımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir."
"Eğer tüccarlar bizden olmazsa, millî servetin ehemmiyetli bir kısmı şimdiye kadar olduğu gibi, yine yabancılarda kalacaktır. Onun için millî ticaretimizi yükseltmeye mecbursunuz."
"Küçük esnafa ve büyük sanayi erbabına muhtaç oldukları kredileri kolayca ve ucuzca verecek bir teşekkül vücuda getirmek ve kredinin, normal şartlar altında, ucuzlatılmasına çalışmak da çok lâzımdır."
"Endüstrileşmek, en büyük millî davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz. En başta vatan müdafaası olmak üzere, mahsullerimizi kıymetlendirmek ve en kısa yoldan, en ileri ve refahlı Türkiye idealine ulaşabilmek için, bu bir zarurettir.
Nazilli Kumaş Fabrikası'nda, işleyen makineleri incelerken söylediği söz:
"İşte, halka hayat veren gerçek musiki!"
SAYFA-1 SAYFA-2 SAYFA-3 SAYFA-4 SAYFA-5 SAYFA-6 SAYFA-7
Kaynak: https://www.aimsad.org/istatistikler/ataturkvesanayidevrimidisabagimliekonomidenuretenturkiyeye
Adres:
Maltepe Mh. Stadyum Cd. No.2 Bergama/İZMİR
Telefon
0232 631 28 57